Ele precisa de ajudantes. | Yardımcılara ihtiyacı var. |
Ela teve um romance muito ruim. | Çok kötü bir romantizm yaşadı. |
Resumindo, a culpa é sua. | Kısacası, bu senin hatan. |
Eles não podem perder. | Kaybedemezler. |
O resultado foi desastroso. | Sonuç felaket oldu. |
Ele me tratou mal. | Bana kötü davrandı. |
Não coloque pimentão no bento. | Bentoya dolmalık biber koymayın. |
Seu rosto queimava de raiva. | Yüzü öfkeyle yandı. |
Provavelmente cometemos um erro. | Muhtemelen bir hata yaptık. |
Eu tenho dez balões. | On balonum var. |
Bebi duas xícaras de café. | İki fincan kahve içtim. |
Jure pela barba de um profeta. | Peygamber sakalı üzerine yemin et. |
Ah, que clima lindo! | Ah, ne güzel hava! |
Necessário onde nasceu. | Doğduğu yerde gerekli. |
Meu chapéu foi levado pelo vento. | Şapkam rüzgarla uçtu. |
Óleo e água não se misturam. | Yağ ve su karışmaz. |
Ela entrou com lágrimas nos olhos. | Gözlerinde yaşlarla içeri girdi. |
Se eu fosse você, não faria isso. | Ben olsam yapmazdım. |
Desculpe, tenho uma pergunta. | Üzgünüm, bir sorum var. |
Ela puxou os dois pulsos na queda. | Sonbaharda iki bileğini de çekti. |
Tentamos convencê-lo. | Onu ikna etmeye çalıştık. |
Eu tenho medo de palhaços. | Palyaço korkum var. |
Dizem que o amor cega. | Aşkın kör olduğunu söylerler. |
Farei o que puder para ajudá-lo. | Sana yardım etmek için elimden geleni yapacağım. |
Há algo errado com você. | Seninle ilgili bir sorun var. |
Ele está nas nuvens. | O bulutların içinde. |
Todos concordaram com a proposta. | Hepsi teklifi kabul etti. |
Ela não se sente bem hoje. | Bugün kendini iyi hissetmiyor. |
Coloque seus livros em ordem. | Kitaplarınızı sırayla alın. |
Desenhe uma linha reta. | Düz bir çizgi çizin. |
A mãe fica em casa todos os dias. | Annem her gün evde kalır. |
Mantenha sua promessa. | Sözünde dur. |
Você diz a ele a verdade. | Ona gerçeği söyle. |
Quem é o tradutor desses textos? | Bu metinlerin tercümanı kimdir? |
Eu posso nadar bem. | iyi yüzebilirim. |
Atrasado não significa perdido. | Gecikme kayıp anlamına gelmez. |
Ela odiava o marido. | Kocasından nefret ediyordu. |
Há uma maçã debaixo da mesa. | Masanın altında bir elma var. |
Verdade? quando ele saiu? | Gerçek? O ayrıldığında? |
Hoje fui ao dentista. | Bugün dişçiye gittim. |
Eu definitivamente vou conhecê-lo. | kesinlikle onunla tanışacağım. |
Fiz uma boa compra. | İyi bir alışveriş yaptım. |
Agora escurece muito cedo. | Şimdi hava çok erken kararıyor. |
Eu nem sei o que dizer agora. | Şimdi ne diyeceğimi bile bilmiyorum. |
Acho que ela é uma boa dançarina. | Bence iyi bir dansçı. |
Vamos supor que ele esteja aqui. | Diyelim ki o burada. |
O vinho era fortemente tributado. | Şarap ağır vergilendirildi. |
Isso é verdade para os alunos. | Bu öğrenciler için geçerlidir. |
O tempo estava muito ruim ontem. | Dün hava çok kötüydü. |
Temo que ele perca o trem. | Korkarım treni kaçırabilir. |
Não quero limpar cocô de cachorro. | Köpek pisliğini temizlemek istemiyorum. |
O que mais estava faltando! | Başka ne eksikti! |
Não sei de onde vem esse boato. | Bu söylenti nereden geliyor bilmiyorum. |
Vista para a entrada do mausoléu. | Türbenin girişine doğru bakış. |
Continuaremos unidos e fortes. | Birleşmiş ve güçlü kalacağız. |
Precisamos entrar rápido e forte. | Hızlı ve güçlü girmeliyiz. |
Vixen à noite. | Geceleri vixen. |
Eles têm preocupações válidas. | Geçerli endişeleri var. |
Oh, Senhor, falsa emergência? | Tanrım, sahte acil durum mu? |
Mais confiável. | Daha güvenilir. |
É uma linda história, querida. | Bu çok güzel bir hikaye canım. |
Sou um oficial de bom coração. | Ben iyi kalpli bir memurum. |
Eu basicamente pago por hora. | Temelde saatlik ödeme yapıyorum. |
Sua voz era dura e firme. | Sesi sert ve sabitti. |
QUATORZE O TRIUNFO DA BRUXA | ON DÖRDÜNCÜ CUCKIN TRIUMPHI |
Alguma característica metamórfica? | Herhangi bir metamorfik özellik var mı? |
Você é uma rocha! | Harikasın! |
Ela tem um gosto tão bom. | Çok zevkli. |
Estou feliz em te ver. | Seni gördüğüme sevindim |
Ele é muito esperto. | O çok akıllı. |